Yoğun bir ormanın gürültülü tavanı arasında uyanan genç bir kadın, hiçbir anıya sahip olmadığını fark eder; zihni, doğanın kucaklayıcı atmosferi karşısında boş bir tuval gibi durur. Mahsur kalmış ve oryantasyonunu yitirmiş bir halde, gizemli figürlerin bilinmezlikle örtülü niyetlerinin bilinçsiz avı haline gelir; bu niyetler, onun tekrar tanıdık olana dönmesini engelleyen perde gibi belirsizlik içindedir. Her çalı altından süzülen her gölge, her rüzgârın üzerinde dans eden her fısıltı ile o, belirsizlik labirentine daha da derin bir şekilde itilir; kurtuluşun anahtarı, unutulmuş geçmişinin sırlarıyla dolu olan bir labirentin içinde dolaşır.