Ailesinin Avustralya'nın uzak kırsalındaki koyun çiftliğinden ayrılan genç bir adam, I. Dünya Savaşı'nın batı cephesine katılır. Kanlı çatışmalara bir an önce son vermek için ülkesine hizmet etmek ve savaşı sonlandırmak umuduyla cepheye gider. Ancak savaşın acımasızlığı ile yüzleşmek zorunda kalır; siper savaşlarının zorlu gerçekleriyle karşı karşıya gelir. Hayatta kalmak için neredeyse sürekli bir mücadele verirken, aynı zamanda yanındaki hiçbir askeri geride bırakmama sorumluluğu ile de boğuşur. Savaşın şiddeti ve kaosu içinde, genç adam hem kendi canını hem de yoldaşlarının hayatını korumak için insanüstü bir çaba gösterir ve savaşın anlamsızlığıyla yüzleşir.