Çavuş Ever, sürekli bir şiddet döngüsünde sıkışmış halde, varlığının anlamını yitirdiği bir dünyada yaşamaktadır. Her adımında, geçmişin hatıraları ve geleceğin belirsizliği arasında yankılanan bir yalnızlık hissiyle savaşır. Ancak bir gün, ardında sadece yıkım bırakan ölümsüz bir adamın izini sürerken, yalnız olmadığını fark eder. Bu iki figür, birbirlerine mahkûm gibi görünmektedir; dünya onlar için sonsuz bir arenadır. Zamanın ve mekânın kuralları kırılmaya başlar ve senaryonun kendisi sorgulanır. Gerçeklik parçalanırken, Ever ve ölümsüz adam kendi varlıklarını anlamaya çalışırlar. Evren, onlar için bir tiyatro sahnesi mi, yoksa bir hapishane mi?