Cesur bir grup asker, stratejik bir köprüyü koruma göreviyle yükümlendirildi. Ancak, zombi savaşının acımasız gerçekleriyle yüzleşirken, onları bekleyen tehlikeler sadece zombilerden ibaret değildi. Köprü, sadece stratejik bir geçiş noktası değildi; aynı zamanda savaşın kaosunu yansıtan bir aynaydı. Bir taraftan, düşmanın sürekli tehdidi altında duruyorlardı, diğer taraftan ise köprünün kendisi, zamanla yıpranmış ve tahrip olmuştu, savaşın acımasız yüzüne tanıklık eden bir yapı olarak. Askerler hem dışarıdan gelen tehditlere karşı tetikte olmak zorundaydılar hem de kendi aralarındaki gerginliklerle baş etmek zorundaydılar. Grubun içindeki farklı kişilikler, görevlerini yerine getirmeyi daha da zorlaştırıyordu.
