Her solucan, yaşamı boyunca bir gün, içten içe hissettiği çağrıyı duyar: kendini kelebek olma yolculuğuna hazırlamak. Ancak bu yol, baştan sona dikenlerle doludur. Solucan, yıllarca alıştığı toprakla bağlarını koparıp, bilinmeyen bir geleceğe doğru adım atmak zorundadır. Kozasını örerken, içindeki korkularla yüzleşir, belki de hiç uçamama ihtimaliyle. Fakat dönüşümün sancıları, özgürlüğe atılan adımın ilk habercisidir. Her şey o kozanın içindeyken şekillenir; kederle, acıyla ve umutla yoğrulmuş bir süreçtir bu. Nihayetinde, kelebek olmanın cesareti mi galip gelecek, yoksa toprağın güvenli kucağına geri dönme arzusu mu?