Dion, bilinci yerine oturduğunda her şeyin tuhaf bir şekilde değiştiğini fark eder. Çevresindeki dünya tanıdıktır, ancak hissettirdiği şey tamamen yabancıdır. Nesneler, insan yüzleri, ışık ve gölgeler, her şey, zihninin içindeki derin bir karanlığı yansıtır gibi hareket etmektedir. Belleği parçalanmış, geçmişi bulanık ve hisleri karmaşıktır. İlk başta bunun bir rüya olduğunu düşünür, ancak zamanla, içinde bulunduğu dünyanın sadece bir hayalden ibaret olmadığını, geçmişinden gelen acıların şekillendirdiği bir yansıma olduğunu fark eder. Travmatik olaylarla yüzleşmek istemeyen zihni, bir kaçış yolu yaratmış; ancak bu yol, onu daha da derin bir uçuruma sürüklemiştir.