Tristan, Tanrıça Klanı'nın en saygın üyelerinden biri olarak sadece güçlü bir kişi olarak değil, aynı zamanda klanın ruhunu da temsil ediyordu. Onun varlığı, klanın içinde sadece bir üye olarak değil, aynı zamanda bir rehber ve koruyucu olarak da görülüyordu. Tanrıça'nın lütfunu bedeninde taşıyan Tristan'ın, doğuştan gelen benzersiz bir yeteneği vardı: en ağır yaraları bile iyileştirme gücüne sahipti. Bu yetenek, sadece fiziksel bedenleri değil, ruhsal yaraları da onarabilme kapasitesine sahipti. Ancak, bu olağanüstü yetenek beraberinde büyük bir sorumluluk ve yük getiriyordu; çünkü bu gücü kullanmak, bedeni ile ruhu arasındaki ince dengeyi koruma gerekliliği taşıyordu.